ÖRGÜTSEL KÜLTÜR KAVRAMI
İşletme literatüründe “Firma Kültürü “veya
“Örgüt Kültürü” şeklinde yer alan bu kavram, 21. yüzyılda akıl almaz bir
şekilde önemli hale gelmiştir. Örgütsel
kültür kavramına ilişkin tanımlar, konuyla ilgilenen araştırmacının çalışma
alanına göre farklı bakış açıları kazanmakta ve kavrama farklı işlevler
yüklenmektedir. Ancak özellikle 1980’lerin başından itibaren örgütsel kültür,
organizasyonel davranışın ve yönetim kavramının önemli bir boyutu haline
gelmiştir. Literatürde örgütsel kültüre ilişkin olarak verilen tanımlamalar
genel olarak şöyle özetlenebilir:
Örgütsel kültür; “Bir grup insanın harici
adaptasyon ve dahili bütünleşme problemlerini
gidermek için keşfettikleri veya buldukları temel faraziyelerden ibaret
olan bu problemlerle ilgili olarak algılandıkları,düşündükleri ve hissettikleri
şeyler”olarak tanımlanabilmektedir.[1]
Robbins, örgütsel kültürün,”çalışanlar arasında paylaşılan değerler sistemi
“olduğu ve bunun bir örgütün diğer bir örgütten ayıran temel özellik olduğunu
belirtmiştir.[2] Daft ise örgütsel kültürü;
”bir organizasyona yeni katılanları doğru olarak kabul ettikleri ve bunlar
arasında paylaşılan inançların kılavuzu,
anlama ve düşünme şekli”olarak tanımlanmıştır.[3]
Diğer Bazı Örgütsel Kültür
Tanımları[4]
Örgüt üyeleri tarafından paylaşılan değerler sistemi
|
J.C. Spender (1983)
|
Güçlü ve geniş ölçüde paylaşılan temel değerler
|
C. O’Reilly (1983)
|
İşler, burada böyle yürür biçiminde ifade edilen
yargılar
|
T. Deal A. , A. Kennedy (1982)
|
Kollektif olarak programlanmış düşünceler
|
G. Hofstede (1980)
|
Kollektif anlamlandırmalar
|
J. Van Maanen
|
İş yaşamında yaratılan , sürekli ve semboller aracılığı
ile iletilen inançlar ve değerler
|
J.M. Konzes (1983)
|
Örgütün çalışanlarına verdiği değer ve inançlarla
ilgili semboller, törenler ve mitler bütünü
|
W.G. Ouchi (1981)
|
Öyküler, mitler, kahramanlar,sloganlar gibi sembolik
anlamları içeren baskın ve iç tutarlılığa sahip, paylaşılan değerler bütünü
|
T. Peters – R.H. Waterman
|
Tanımların çeşitliliğine rağmen, bunlar
arasında bazı ortak noktalarda görülmektedir:
1.
Öncelikle tüm tanımlarda örgüt üyelerince paylaşılan
bir değerler bütününden bahsedilmektedir. Bu bütün, üyeler doğru ve kabul
edilebilir olan davranışla, yanlış ve kabul edilemez olan davranışın ne
olduğunu bildirir. Örneğin bir işletmede sorunlardan dolayı müşteri ile
tartışmak, “müşteri her zaman haklıdır” anlayışından hareketle hoş
görülmeyebilir.
2.
İkinci ortak nokta, değerler bütününün tüm üyelerce,
sorgulanmaksızın doğru kabul edilmesidir.
3.
Tanımlarda, kültürel yapıya genellikle işlevselci bir
anlayışla yaklaşılmaktadır.
4.
Tanımlardaki bir diğer ortak yön de, değerleri iletimi
ve paylaşılmasında kullanıla yollara ilişkindir. Örgüt içindeki sembollerin,
bunlara yüklenen anlamların, hikayelerin ve geçmiş olayların hem ortak kültürün
yaratımı ve iletimini sağlayan hem de davranışları yönlendiren kültürel
unsurlar olduğu belirtilmektedir.[5]
Örgütsel kültürün önemi,bireylerin karar
ve davranışlarını ve bunun sonucu olarak
da çalışma derecesini,biçimini,yönetimini, yoğunluğunu ve çevresel ilişkilerini
yönlendirmesi açısından incelenebilir. Bireylerin ne zaman ve nasıl karar
alacağı ve bunları nasıl uygulayacağı hususu onun kültürel niteliklerine yani
değer yargılarına sıkı sıkıya bağlıdır.
Her şeyden önce organizasyona gelen bireylerin farklı çevre
de yetişmiş olmaları, karakterleri, eğitim düzeyleri, inanç sistemlerinin
farklılığı gibi faktörler,kişilerin amaçlarını farklı kılar. Bu nedenle,farklı
kültürlerden bir işletmeye çalışmak üzere gelen bireyler için,onların
benimseyecekleri veya en azından uyum sağlayabilecekleri ortak birtakım değerler
oluşturmak gereklidir. Örgüt kültürünün
oluşması durumunda çalışanlar kendilerini bir bütünün parçası sayacaklar,
kendilerini evlerinde hissedecekler, aileleriyle birlikteymiş gibi rahat ve
huzurlu bir ortam içinde çalışacaklardır.
4.ÖRGÜTSEL KÜLTÜR MODELLERİ
Literatürde birçok örgütsel kültür modeli
olmasına rağmen, bu çalışmada, bunlardan en çok öne çıkanlardan bazıları ele
alınacaktır.[6]
4.1.DENİSON MODELİ
Profesör Don Denison “örgütsel kültür ve
etkinlik”adlı çalışmasında strateji,kültür ve çevre arasında bir uyumun olması
gerektiğini belirtmiş;çevresel rekabet ve stratejik odaklanma kriterlerine göre
örgütsel kültürü dört kategoriye
ayırmıştır. Bu dört kategori;uyum,görev,katılım ve denge kültürleridir.[7]
A. Uyum Kültürü : Uyum
kültürü müşterilerin isteklerine ve dışsal çevrenin gereklerine stratejik
ilginin yönetilmesi şeklinde açıklanabilir. Bu kültürde,organizasyonlar da
çevresel değişimlere anında ayak uydurmak için tüm kapasiteyi kullanmak ve yeni kurallar, inançlar geliştirmek esastır.[8]
B.
Katılım Kültürü : Katılım öncelikle üyelerin katılımı ve
dışarıdan gelen,umulan ani değişikliklerle ilgilidir. Bu kültürde çalışanların
yüksek performans sağlayabilmeleri için izlemeleri gereken yol üzerinde durulur.
C. Denge Kültürü : Denge
kültürü içsel dengeler ve karalı bir çevre üzerinde durmaktadır. Bu örgütsel
kültür yapılacak işler üzerinde metodik bir
yaklaşımla çalışmasını destekler.
D. Görev Kültürü : Dışsal
çevreye hizmet veren örgütlerde
hızlı değişmeye ayak uydurmak
gereklidir. Görev kültürü örgütsel amacın paylaşılan bir imaj olduğu hallerde de önem taşır.
Roger Harrison’a göre örgütsel
kültür;güç,rol,görev ve kişi kültürleri şeklinde ayrımlanabilir. Her birinin
etkili birer örgütsel kültür olduğu söylenebilir fakat örgütler yukarıdaki
ayrımlara göre farklı bir konumda
olabilirler. Yani yukarıda sayılan kültür tiplerinin karışımı veya herhangi
bir,isinin farklı bir yorumlanışı gözlemlenebilir.[9]
4.2.PARSONS MODELİ
Amerikalı bir sosyolog olan Parsons,
örgütsel kültürün incelenmesinde ve oluşturulmasında sosyal değerlerin
katkıları üzerinde durmuştur. Parsons’un modelinde dört fonksiyon
vardır.Bunlar; uyum(adaptation), amaca ulaşma(goal attainmen),
bütünleşme(integration) ve yasallık(legitimacy) adlarını
taşımaktadır. Bu fonksiyonların İngilizce isimlerinden dolayı model “AGIL”
adıyla anılmaktadır. Parsons’a göre her sosyal sistemde bu fonksiyonlar
olmalıdır. Sistemin varlığı ise ortama uyumuna, amaçlarına erişebilmesine, alt
sistemlerle bütünleşebilmesine ve toplum tarafından meşruiyetine inanılmasına
bağlıdır. Sözü edilen bu işlevlerin gerçekleşmesinde kültürel değerler ise en
önemli araçlar olarak öne çıkmaktadırlar. Bu değerler şöyle sıralanabilir;
teknik değerler, ekonomik değerler, sosyal değerler, psikolojik değerler,
politik değerler, estetik değerler, ahlaki değerler ve dini değerler.
4.3.SCHEIN MODELİ
Schein’e göre örgütsel kültürün üç ana
işlevi vardır.
A. Örgütün dış çevreye uyumu ve
varlığını devam ettirme sorunları
Belirleyicileri: Görev ve strateji,
amaçlar, araçlar, ölçme, düzeltme
B. Çevreyle bütünleşme sorunlarını
çözmek için yapılacak faaliyetler
Belirleyicileri: Grup sınırları gruba
dahil olma ve kabul edilmeme ölçüleri, güç ve konum, kişisel ilkeler,
arkadaşlık ve sevgi, ödül ve cezalar, ideoloji ve din
C. Çevresel belirsizlikleri azaltma,
endişeleri giderme ve korkuları yenme
Örgüt kültürünün çok önemli bir görevi,
çevredeki belirsizliklere karşı bir filtre rolü oynaması, bu belirsizlikleri
azaltması veya en azından hafifletmesidir. Bir nevi yol haritası demek olan örgüt
kültürü, örgüt üyelerinin hareketlerine rehber olacağından, belirsizlik
karşısında üyeler kolayca durum analizi yapabilecekler ve endişelere karşı
örgüt kültürü güvence olacaktır.
4.4.KILMANN MODELİ
Örgüt kültürünü, her şeyi harekete geçiren
sosyal bir enerji olarak tanımlar. Örgütsel kültür, biçimsel olarak açıklanan
ile gerçek durum arasındaki boşluğu doldurmaktadır. Kilmann’a göre kültür,
örgütsel bürokrasiyi de yorumlamaktadır. Böylece örgüt kültürü, karar
mekanizmalarını, çalışanların iş görme arzularını ve verimlerini de
etkilemektedir. Çünkü örgüt kültürü, örgüte hakim olan inanışların ve iklimin
davranışlara yansımasıdır. Buradan hareketle örgütsel kültürün iki ayrı
işlevsel yönünden söz edilmektedir.
A. Bürokratik kültürler: Bu tip
kültürler; hiyerarşik yapılar oluşturmuş, üyelerin görev ve sorumlulukları
açıkça belirlenmiş, kontrol mekanizmaları oturmuş olan örgütlerce uygulanır. Bu
tipte kültüre sahip olan örgütler olgunluk düzeyine ve belirli bir büyüklüğe
ulaşmış olmanın avantajlarını kullanırlar. Bu tip kültürün değiştirilmesi çok
zordur.
B. Yenilikçi kültürler: Bu kültürün
hakim olduğu firmalarda kültürden beklenen temel görev, hızlı değişim ortamında
ve küreselleşen Dünya’da ortama ve ihtiyaçlara uyum sağlayıcı olmasıdır. Bu
durumda, oturmuş ve statik bürokratik kültürün yerine dinamik olan ve koşullara
uyum gerektiren bir anlayışın ürünü olan kültürden söz edildiği anlaşılmalıdır.
4.5.DEAL ve KENNEDY MODELİ
Deal ve Kennedy; örgütsel kültürü,
çevreyle ilişkileri açısından iki boyutlu değişken üzerinde dört değişik kültür
biçimi oluşturarak izah etmektedirler. Bu kültürlerin oluşumunda rol oynayan
değişkenlerden biri, işletmelerin stratejik kararlarına ilişkin belirsizlik ve
risk derecesi, bir diğeri ise, kararın başarısı konusunda işletmenin çevreden
aldığı geri bildirimin hızıdır. Konu ile ilgili ayrım aşağıdaki şekille
açıklanabilir.
Çevreden Geri Besleme
|
Hızlı
|
Yavaş
|
Belirsizlik ve Risk
|
|
|
Yüksek
|
Sert erkek, maço kültür
Yapı,
kozmetik, film sektörleri
|
Şirket üzerine iddiaya gir kültürü
Havacılık,
uzay, ar-ge projeleri
|
Düşük
|
Çok çalış/Sert oyna kültürü
Moda, pazarlama,elektronik sektörleri
|
Süreç Kültürü
Kamu hizmetleri, sigorta ve finans sektörleri
|
4.6.MILES ve SNOW MODELİ
Miles ve Snow, örgütlerin gelenek ve
alışkanlıklarına göre sahip oldukları özellikleri birbirinden farklı dört
kültür grubunda toplamaktadırlar.
A.
Koruyucu kültür : Örgüt, muhafazakar inanç ve
değerlere sahiptir. Bu nedenle düşük risk tercih edilmekte ve güvenli
pazarlarda faaliyette bulunmaya özen göstermektedirler. Bu tür örgütler
geçmişten geleceğe analize ve planlamaya önem verirler. Koruyucu kültüre sahip
örgütlerin yöneticileri, güveni ve istikrarı ön planda tutan, riski sevmeyen
bir tutum izlerler.
B.
Geliştirici kültür : Bu tip örgütler yenilikçidir.
Geliştirici kültüre sahip olan firmaların yöneticileri, yeni ürünler üretmek,
yeni pazarlara girmek eğilimindedirler ve risk alırlar. Bu örgütlerin
endüstrileri yeniliklere açıktır. Bu kültür, değişimlerin ve belirsizliklerin
yarattığı risk ve fırsatları hedef aldığı için yoğun rekabetten ve rakiplerin
sert tepkilerinden çekinilmez. Geliştirici kültüre sahip olan örgütlerin
yöneticileri, reformcu, değişimci ve ataktırlar.
C.
Analizci kültür : Bu tip örgütlerde, denge ve
değişim gibi iki farklı yön vardır. Denge, biçimsel yapılar oluşturma ve
etkinlik araştırılmasına ilişkindir. Değişim ise, rakiplerin faaliyet ve
stratejileri kontrol edilerek geliştirilen temkinli stratejilerdir. Bu
stratejilerden denge ön plandadır. Analizci kültüre sahip örgütler, durgun
büyüme ya da endüstri ve rakipler büyüdükçe kendilerini ona göre ayarlamayı
tercih ederler. Yöneticileri ise, temkinli, rakipleri izleyen ve risk alabilen
tutum gösterirler.
D.
Tepki verici kültür : Bu tip örgütlerde, değişim
baskısı çevreden ve rakiplerden gelmekte, ancak yöneticiler etkin bir şekilde
cevap verememektedirler. Bıçak kemiğe dayanınca, kriz çıkınca, rakipler,
ortaklar veya çalışanlardan çok yoğun baskılar gelince tepki verirler.
Stratejileri, iflas etmemek ve yaşamak için yapılan ayarlamalar niteliğindedir.
4.7.OUCHI MODELİ ( Z KÜLTÜRÜ MODELİ )
Z tipi örgüt kültüründe bireysel kararlar
yerine proje grupları ve katılımcı
yönetim tarzı benimsenmektedir. Kıdemsizlerden kıdemlilere doğru karar alma
şekli uygulanabilmektedir. Belirli
kademeler gelmek için belli bir kıdeme ulaşmak gereklidir. Açık ofis sistemi
kullanılmaktadır. Ancak, Amerikalılar bu sistemin yanında sürekli kontrol ve
ölçümleri de devem ettirip başarı elde etmektedirler. Z tipi örgüt kültürü
yatay ve dikey rotasyon sistemini benimser. Z kültürüne ait son uygulama ise
çalışanların; tüm çevreye bağımlılıkları ve aileleriyle beraber ele
alınmalarıdır.
[1] Edgar
H. Schein, “Coming to A New Awareness Of
Organizational Culture”, Sloan Management Review, Winter, 1984, s.3
[2]
Stephan P. Robbins, “Organizational Behaviour Concepts: Caontioverrsies and
Applications”, Prentice Hall Inc., USA 1989, s.317
[3]
Richard L. Daft, “Organization Theory And Design”, West Pub. Co., USA
1983, s.317
[4] Ricky
W. Griffin, Gregory Moorhead, “Organizational Behaviour”, Secon Ed.,
Houghton Mifflin Co., USA 1989, s.494
[5]
Zeyyat Sabuncuoğlu ve Melek Tüz, “Örgütsel Psikoloji”, Ezgi Kitabevi,
Bursa 2001, ss.37-38
[6] Eren, age,
ss.142-159
[7] R.L. Daft, age,
s.323
[8] R.L. Daft, age,
s.324
[9]
Charles B. Handy, “Understanding Organizations”, Penguin Books, 3th ed.,
USA 1989, ss. 125-127
10. dipnot yok, elinize sağlık
YanıtlaSil