TÜKENMİŞLİK
Tükenmişlik sendromu, kişiyi bedensel ve ruhsal olarak
zorlayan bir etkene uzun süre maruz kalması sonrası ortaya çıkan tükenme
halidir. Meslekten kişilerin mesleğin özgün anlamı ve amacından kopması
ve hizmet götürdüğü insanlarla artık gerçekten ilgilenemiyor oluşu ya da aşırı
stres ve doyumsuzluğa tepki olarak kişinin kendini psikolojik olarak işinden
geri çekmesi olarak tanımlanan tükenmişlik daha çok doğrudan insana hizmet
eden, hizmetin kalitesinde insan etmeninin çok önemli bir yere sahip olduğu
alanlarda görülmektedir.
Tükenme kavramı, ilk olarak gönüllü sağlık çalışanları
arasında görülen yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakmayla karakterize bir
durumu tanımlamak için Freudenberger tarafından ortaya atılmış ve daha sonra
Maslach ve Jackson tarafından geliştirilmiştir. Uzun dönemli iş stresinin tükenmişliğe yol açtığını söyleyen Maslach tükenmişliği “profesyonel bir kişinin
mesleğinin özgün anlamı ve amacından kopması, hizmet verdiği insanlar ile artık
gerçekten ilgilenemiyor olması” biçiminde tanımlanan bir durumdur.
Tükenmişliğin temel özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği diğerlerine
karşı negatif tutum ve aktif olarak diğerlerinden geri çekilmeyi içerir.
Tükenmişlik sendromunu ortaya çıkış nedeni tek başına iş
yerindeki koşullar değildir. İş yeri koşulları kadar çalışanlara ait özellikler
de tükenmişlik sendromunun ortaya çıkmasını etkilemektedir. Tükenmişlik
sendromu, “kendisinden, yaşamdan ve diğer insanlardan beklentileri yüksek
olan”, “insanları önemseyen, onların beklentilerini/gereksinimlerini
karşılamaya çalışan”, “insanlara değer veren”, “işini en iyi biçimde yapmaya
çalışan”, “yaşamda yüksek hedefleri ve yüksek idealleri olan”, “yaptığı işe
gelir getiren bir etkinlik olması yanında başka anlamlar da yükleyen”,
“yaşadığı her sorunda kendini suçlamaya ve kendini olumsuz değerlendirmeye
eğilimli”, “yetersizlik duygularına sahip”, “kolayca moral bozukluğu yaşayan”
kişilerde daha çok görülmektedir. Ayrıca kişinin iş yaşamı, aile yaşamı ve
sosyal yaşam gibi birden çok alanda stres yaşatan olayla karşı karşıya kalması
ve stres yaşamaya yatkın bir kişilik yapısına sahip olması da tükenmişlik
sendromunun ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır.
TÜKENMİŞLİĞİN EVRELERİ
Tükenme dört evre ile tanımlanmıştır. Bu evrelendirme
tükenmeyi anlamayı kolaylaştıran bir bakış açısı sağlamaktadır. Ancak aslında
tükenme kişinin bir evreden diğerine geçtiği kesikli bir süreç değil, sürekli
bir olgudur .
I. Evre: Şevk ve Coşku Evresi (Enthusiasm): Bu evrede
yüksek bir umutluluk, enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan
mesleki beklentiler sergilenmektedir. Kişi için mesleği her şeyin önündedir,
uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine ve yaşamın diğer yönlerine
zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum sağlama çabasındadır.
II. Evre: Durağanlaşma Evresi (Stagnation): Bu evrede
artık istek ve umutlulukta bir azalma olur. Mesleğini uygularken karşılaştığı
güçlüklerden, daha önce umursamadığı ya da yaşadığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya
başlamıştır. Sorgulanmaya başlanan “işten başka bir işle yapmıyor olmak”tır.
Zira, mesleği kuramsal ve pratik tüm yönleri ile kişinin varoluşunu tamamen
dolduramamıştır.
III. Evre: Engellenme Evresi (Frustration): Başka
insanlara yardım ve hizmet etmek için çalışmaya başlamış olan kişi, insanları,
sistemi, olumsuz çalışma koşullarını değiştirmenin ne kadar zor olduğunu anlar.
Yoğun bir engellenmişlik duygusu yaşar. Bu noktada 3 yoldan biri seçilmektedir.
Bunlar; adaptif savunma ve başa çıkma stratejilerini harekete geçirme,
maladaptif savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği ilerletme,
durumdan kendini çekme veya kaçınmadır.
IV. Evre: Umursamazlık Evresi (Apathy): Bu evrede, çok
derin duygusal kopma ya da kısırlaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk
gözlenmektedir. Mesleğini ekonomik ve sosyal güvence için sürdürmekte, ondan
zevk almamaktadır. Böyle bir durumda iş yaşamı kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan çok uzak, kişiye ancak sıkını ve mutsuzluk veren bir alan olacaktır.
ÖNLEME VE BAŞA ÇIKMA STRATEJİLERİ
Genellikle bireysel, kurumsal ve hatta sistemden
kaynaklanan etmenlerin bir arada rol oynaması ile ortaya çıkan tükenmişlik, bir
sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır. Etkili müdahale, hem
bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya çıkarıcı etmenlerin
giderilmesi, bu olmuyorsa erken donemde tanınarak hızla müdahale edilmesidir.
Tükenmeyi önlemek ve onunla başa çıkmak için yapılabilecekler organizasyonel ve bireysel duzeyde ele alınmıştır.
ORGANiZASYON DÜZEYiNDE
Devlet yönetimi düzeyinde yapılması gerekenler: Ülkemizde
hastanelerin çağdaş yönetim ilkelerine uygun olarak örgütlenmesi için
çalışanların görevlerini ve yetkilerini belirleyen gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması ve yaşama geçirilmesi. Demokratik, yatay sorumluluk ve yetkileri
paylaştıran yönetim yaklaşımının benimsenmesi, sistemdeki ödül kaynaklarının
arttırılması, uzun çalışma saatlerinin azaltılması, düşük ücret sorunun
giderilmesi, tatil ve sosyal aktivite olanaklarının arttırılması, personel
yetersizliği sorununun giderilmesi.
İş yeri yöneticileri düzeyinde
yapılması gerekenler:
Görev tanımlarının açık ve net olması, işe yeni başlayan
kişinin oryantasyon programına katılımı ve süpervizyon sağlanması, iş ile
çalışan arasında uyumu sağlamak için işin modifiye edilmesi, bölümlerin
özelliklerine göre etkin personel planının yapılması, düzenli ekip içi
toplantıları ile öneri ve eleştirilerin alınması, sorun çözmede kalıcı
mekanizmaların oluşturulması, sorunların ilk ortaya çıkış anında ele alınması
vbg…
BiREYSEL DÜZEYDE
Bireysel düzeyde yapılması gerekenler: İş ortamını
kontrol etme olasılığının az olduğu yerlerde bireysel baş etme yöntemleri
öncelik kazanmaktadır.
• Tükenmişlik seviyesine gelmiş olan bireyin en önemli
ihtiyacı güç ve inançtır. Bu aşamadan çıkış için bakış açılarının, düşünce
sisteminin, değerler sıralamasının değiştirilmesi ve geliştirilmesi gerekir.
“Her şey benim kontrolümde olsun, mükemmel olursam kontrolü ele alabilirim,
başkalarını memnun etmek zorundayım, insanları incitmemem gerekir, herkes beni
sevsin” gibi... mantıksız inançların, otomatik düşüncelerin, olumsuz algıların
fark edilmesi ve düşüncelerin yeniden yapılandırılması gerekir.
• Tükenmenin ne olduğunun ve belirtilerinin bilinmesi
kişinin kendindeki durumu erkenden tanımasını ve çözüm aramaya yönelmesini
sağlayacaktır.
• Kişiler duygularını ve zorluklarını paylaşmaları
gerektiğinde yardım istemeleri konusunda teşvik edilmelidirler.
• Kişinin insan olarak sınırlılıkları olan bir birey
olduğunu ve sorumluluklarının sınırlarını bilmesi, gereksiz ve kaldıramayacağı
yüklerin altına girmesini önleyebilir. Kişi hizmet sunduğu kişilere ancak kendi
sorumluluk sınırları içinde yardım edebileceğini, kurumun sınırlılıklarını
kendisinin aşamayacağını, aşmasının da gerekmediğini, tüm sistemin
sorunlarından değil ancak kendi yaptıklarından sorumlu olduğunu bilmelidir.
• Kişi yaşamının iş dışındaki alanlarını geliştirmesi
için teşvik edilmelidir. Hobileri olan, sosyal ilişkileri zengin kişiler
tükenmeye karşı daha donanımlıdırlar.
• Kişi tatil ve dinlenme olanaklarını mutlaka
kullanmalıdır. Örneğin öğle tatilini çalışarak geçirmek, işlerini bitiremediği
için izin kullanmamak doğru değildir.
• İş yerindeki rutin alışkanlıklarını bırakmak,
monotonluğu azaltmak, örneğin her öğle tatilini aynı kişilerle aynı yerde
geçirmek yerine değişiklik öğle tatili planları yapmak yararlı olabilir.
• İş çıkışı rahatlatıcı aktivitelerde bulunmak son derece
yararlıdır. Özellikle fiziksel boşalım sağlayan spor aktiviteleri yararlıdır.
• Rahatlamak aslında bazen iyi anları anımsamak kadar
basittir.
• Nefes alma, gevşeme teknikleri, meditasyon yapılabilir
• Hayatınızda nükteye, mizah
dergilerine yer verebilir, evinizde
sakinleşip dinlenebileceğiniz
rahatlama köşesi
oluşturabilirsiniz.
İş arkadaşları düzeyinde yapılması gerekenler:
• Aynı yerde çalışan kişilerin zaman zaman iş dışı
konularda konuşmaları ve birlikte hoşça vakit geçirmeleri, aralarında daha
sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine olan desteklerini
arttırır.
• Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde
olmaları, aralarında adil bir görev paylaşımının olması, hem hizmetin
kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler.
• Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında, sorun
kronikleşmeden çözülmesi gereklidir.
• İşte karşılaşılan sorunların ve duygusal zorlukların
paylaşılabileceği destekleyici grupların oluşturulması da yararlıdır.
• Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni başlayan kişilere
gerçekçi rol modelleri olabilmelidirler.
• İş yerinde destekleyici bir ortam içinde olmak kritik
bir öneme sahiptir.
Aile düzeyinde yapılması gerekenler:
• İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın kişilerin
desteği vazgeçilmezdir, ayrıca bu yolla kişi, işi dışında var olduğu ve takdir
edildiği bir alan bulmuş olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder